Sosyal Medyanın Gücü Adına

Artık öyle bir çağda yaşıyoruz ki, en ufak bir kelimemiz bile, iyi kötü birilerini etkiliyor. Hatta bazen öyle bir an geliyor ki, bazen gideceğimiz otelden, ameliyat olacağımız hastaneye kadar bir yabancının yazmış olduğu yorumları dikkate alıp harekete geçebiliyoruz.

     

     

Artık öyle bir çağda yaşıyoruz ki, en ufak bir kelimemiz bile, iyi kötü birilerini etkiliyor. Hatta bazen öyle bir an geliyor ki, bazen gideceğimiz otelden, ameliyat olacağımız hastaneye kadar bir yabancının yazmış olduğu yorumları dikkate alıp harekete geçebiliyoruz. Nasıl mı? Cevabı kısa ve öz aslında: Sosyal Medya Pazarlaması.

 

“Nasıl yani, bu kadar mı?” diyenlere söyleyeceğimiz birkaç önemli şey var. Bir anlığına gözlerinizi kapatmanızı ve Nike markasını düşünmenizi istiyoruz. Aklınıza ilk “Air Force” geldi ve siz bunun, bir tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Söylemeliyiz ki, bu şans eseri başınıza gelen bir durum değil!

 

Günümüzde bir internet sitesine attığınız yorum, paylaştığınız bir resim, bu resimdeki ortam, aksesuar ve bunun gibi her tamamlayıcı artık çok önemli. Büyük markalar pazarlama tekniklerini artık daha gerçekçi datalarla planlıyor ve o bilgiler de sizin ağzınızdan, hareketlerinizden ve attığınız küçük yorumlardan toplanıyor. Peki bunu kim mi yapıyor, işte size bir kaç örnek:

 

Adidas’ın son dönemde tekrardan moda olan Stan Smith ve Superstar modellerini ele alalım. Senelerdir piyasada olan bu iki ürün bir anda bir star ya da bir  modacı tarafından şık bir kıyafetin altına giyiliyor, birileri “harika” diye resmin altına yorum yapıyor ve bir anda tüm dünya yaz kış demeden, beyaz spor ayakkabılarını her kıyafetiyle kombinleyip dışarıya çıkmaya başlıyor. 

 

Başka bir örnek daha: Yıllarca “Just Do It” sloganıyla, spor yapmayı günlük hayatının bir parçası haline getirmiş ve bu rutinde rahatlık arayan insanları hedef alan Nike, bir anda “AirMax” diye bir ayakkabı üretiyor ve sporla ilgisi olan ya da olmayan herkes bu ayakkabıyı satın almaya başlıyor. Bu bir tesadüf mü? İşin içinde olan kişiler olarak söylüyoruz ki, asla tesadüf değil!

 

Şimdi yine gözlerinizi kapatın ve bunu size nasıl yaptırdığımızı düşünmeye başlayın! İş yerinde mola vermiş Instagram’da kim neler paylaşmış bakarken ‘keşfet’ bölümünde bir Influencer’da daha önce hiç görmediğiniz ya da o şekilde görmediğiniz bir ayakkabı görüyorsunuz. Derken bir bakmışsınız aynı ayakkabıyı arkadaşınız da giyiyor. Ve sonra kaçınılmaz olarak kendinizi o ayakkabıyı nereden alabileceğinizi araştırırken buluyorsunuz ve VOILA! Kulübe hoş geldiniz.

 

Bu yeni bir trend ama daha herkes kullanmıyor diyenlere de başka bir tavsiye. Siz bu tekniklerin muazzam gücünü henüz keşfedememiş olabilirsiniz ama başarılı markalar marketi çoktan yönetmeye başladılar bile. Harekete geçmenizin şimdi tam zamanı! 

 

Sosyal medyayı güçlendirip bizimle yükselmek isteyenlere işte, altı kısa ve öz tavsiye:

1.    Öne çıkmaya her zaman en güçlü ürününüzle başlayın!     Eğer tanınan bir marka değilseniz, üzerinde ufak değişiklikler yaptığınız ürünleriniz yerine sizi farklılaştıracak ürünlerinize öncelik verin.

2.    Hedef kitlenizi belirleyin. Hedef kitlenizi değiştirmek ve ya genişletmek mi istiyorsunuz. Emin olun artık Instagram, dizi arasında görmemek için  kanalı değiştirdiğiniz televizyon reklamlarından daha etkili.

3.    Hedef kitlenizin nasıl bir tepkiyle size geri dönmesini istediğinize karar verin. Unutmayın, kötü reklam diye bir şey vardır. Reklamın iyisi kötüsü olmaz gibi ithamlar mazide kaldı.

4.    İletişim kanallarını doğru tespit edin. Hedef kitlenizin yaş ortalaması yüksekse Pinterest ya da Instagram çok da yararlı olmayabilir. 

5.    İlk etapta en güçlü dijital içeriğinizi kullanın. Algı oluşturmak başta kolaydır fakat onu değiştirmek her zaman daha zor olacaktır.

6.    Sonradan kullanılabilecek, açısı büyük bilgileri toplamaya yönelik sistemler kurun. Gereksiz bilgi günümüzde maalesef zaman kaybı. İleri dönük bir iş programı yapabilirseniz, zaman yönetiminiz de kolaylaşır.


03.07.2017